Öncelikle mevsim konusundan başlayacak olursak, Nice'in mevsimi kesinlikle yaz. İlkbaharın son demleri de güzel olur, ama yaz idealdir. Çünkü Nice demek bence deniz demek. Nice, Akdeniz kıyısında, suyu oldukça tuzlu ama rengi Çeşme misali turkuaz, havası Akdeniz'den daha iyi, sürekli esen tatlı bir rüzgarı var. O yüzden bence kalkıp da sonbahar - kış dönemi gitmeyin, tüm hareketliliği dinamizmi ve eğlenceyi kaçırırsınız. Biz Nice'te her zamanki gibi https://www.airbnb.com.tr/ den kiraladığımız bir evde kaldık. Evimiz yürüme mesafesi olarak tren istasyonu ve plaja aynı uzaklıktaydı. Her iki tarafa da yaklaşık 6-7dakika yürüdüğünüzde varabiliyordunuz. Ayrıca çarşının da ortasındaydık. Son üç yıldır bu siteden ev kiralıyoruz, böylece hem daha uyguna geliyor hem de isterseniz kendi yemeğinizi pişirebiliyorsunuz. ama açıkçası Fransız topraklarında kendinizi Fransız mutfağına bırakın derim. Restoranlar hakkında bilmeniz gereken 2 uyarı: Fransız mutfağı Akdeniz mutfağı olup balık ağırlıklı olmakla birlikte yemeklerin %80'i alkolle pişirilir (balık ve midyeler dahil) buna karşın yemekler enfestir. 2. konu ise tabaklar çok ama çok büyüktür. Önünüze getirdikleri 1 kişilik yemekle rahat şekilde 2,5 kişi doyar. Örnek verecek olursam devasa boyutta 2,5 kişilik bir pizzayı tek kişiye getirir ve bunun karşılığı iyi bir restoranda 10-12 eurodur. Alaçatı'da ancak 5 yaşında bir çocuğun doyabileceği küçücük bir pizza 80 TL'dir. Sonra Türk turistler yurt dışına kaçınca turizimciler tarafından hain olarak adlandırılıyoruz, artık hesabını siz yapın.
Üstelik Nice Avrupa'nın pahalı şehirlerdinden biri...Kaldığımız eve ne kadar ödediğimiz konusuna gelince, konum olarak muhteşem bir yerdeydi, evin 5 adım karşısında Nice'in en büyük süper marketi vardı, 2 oda, 1 mutfak ve banyoya sahiptik ve geceliği kişi başı 100 TL verdik. Üstelik harika bir ev sahibimiz vardı. Bu zamana kadar gördüğüm en centilmen ve ilgili Fransız'dı. Bizi apartmanın önünde karşılayıp da 16 yaşındaki minik kuzenime "bavulunu taşıyabilir miyim", dediği anda kalbimizi kazanmıştı. Üstelik o yetmezmiş gibi eve girdiğimizde dolaptan ütüyü çıkarıp "mutlu oldun mu" diye yanıma getirmiş sonra saatlerce Nice, Monaco, Cannes hakkında bilgiler vermişti. Yetmezmiş gibi, "beni her dakka arayın yardımcı olmaya çalışırım" deyince, hepimiz kocaman bir "vay canına" moduna gelmiştik. Ardımızdan airbnb'ye "çok iyi misafirlerdi" yorumu yazan Alain bizim için de bundan sonra Nice'deki tek adresimiz. Banyoya bizim için şampuandan, duş jeline kadar alıp bırakmış ama biz kendimizinkileri kullanmayı tercih etmiştik.
Plajlara gelince, Nice'de kumsal yok, boydan boya plaj var ama tamamen taşlık, bu sorun oluyor mu? Size bağlı. Ama yok illa kum isterim derseniz Monaco yönüne trene binip "Villefranche Sur Mer"e gidebilirsiniz. Monaco treni sırtında plaj havlusu dolu gençlerle dolu oluyor, açıkçası biz Nice sahilde denize rahatça girdik. Sahil yan yana özel plaj, halk plajı, özel plaj,halk plajı şeklinde..Özel plajda şemsiye ve şezlong var. Şemsiye + şezlong 20-30 euro arası. Halk plajı bedava, duş yeri var, denizde özel plajın önünde yüzebilirsiniz problem yok, çünkü biliyorsunuz aslında sahillerin tamamı halka aittir. Bizim oteller sahilleri parsellediği gibi, plajın önündeki denizi de parselliyor ne yazık ki(kanunsuz şekilde). Biz tabi ki halk plajında yüzdük. Normalde de, zayıf olduğumdan, üzerinde minderi yoksa şezlong kullanmam, yoksa canımı yakıyor.
Nice'te özellikle görülmesi gereken bir kaç noktadan biri meşhur Negresco Oteli, bir diğeri de Rus Catedrali. Nice, tarihi eserleri bol olan bir şehir değil. O yüzden aslında yaz şehri dedim. Biz gittiğimizde Euro 2016 vardı, Nice idarecileri tüm sahili ücretsiz oyun parkına çevirmişti. Gündüzler çok eğlenceli, akşamları ise FanZone'larda maç keyfi vardı.
Nice'ten ters yönlere trenle yol aldığınızda Monaco ve Cannes'a ulaşabiliyorsunuz. Batıya doğru giderseniz Cannes(40 dakika), doğuya doğru giderseniz(20 dakika) Monaco. Nice - Monaco arası tren 4 euro, Nice-Cannes arası git gel 14 euro kişibaşı. Cannes için 1 gün yeterli ama Monaco biraz daha zaman gerektiriyor. Belki Cannes ve Monaco'yu daha sonra ayrıca yazarım. Cannes'ı boşverin de Monaco'yu muhakkak görün. Kendimi fakir hissettiğim tek şehir :) ve bir tavsiye Nice'e gidip de Eze'yi görmeden gelmeyin, benim Milano'dan güney Fransa'ya gitmemin asıl sebebi Eze'dir. Kuzenim de oraları görsün istedim.
Ulaşımla ilgili 2 uyarı Nice havaalanı Fransa'nın en büyük hava alanıdır, benim de gördüğüm en büyük havaalanı, çok da karmaşık, ineceğiniz yeri, otobüse nereden bineceğinizi önceden öğrenin yoksa helak olursunuz. Nice tren garından havaalanına, doğal olarak da havaalanından Nice tren garına giden bir otobüs hattı var. 98 ya da 99 numara, emin değilim intrenet sitesinden bakınız. Havaalanına vardığınızda ücretsiz olarak havaalnının wifisine bağlanabiliyorsunuz. Diğer bir uyarı tren garı hakkında, gördüğünüz göreceğiniz en kalabalık tren garı, durmadan yolcu gelip gidiyor, 1 raydan karşıdaki diğer raya geçmeniz (alt geçitten- normal şartlarda 1 dakika sürer) 20 dakikayı bulabiliyor, çok kalabalık, o yüzden nereye gidecekseniz gidin gara muhakkak yarım saat erken varın. Terör saldırılarını geçersek, Nice sahilleri en güvenli sahil bölgelerinden çünkü şehrin her yanı polis dolu, tehlike arz etmediği sürece herkese güler yüzlü, rahatsızlık vermeyen şekilde devriye atıyor. Sahil boyu bisikletli polislerle dolu.