22 Kasım 2014 Cumartesi

Freiburg - Germany



Uzun süredir buraya yazmıyordum, çünkü başladığım zaman yazmayı bırakamıyorum, yazı uzun olunca şikayetler artıyor, kısa tutmayı da ben beceremiyorum. Üstelik öyle çok yer birikti ki yazmayı göze alamıyordum ama sonra bir arkadaşımın da anımsattığı gibi hepsini yazmak zorunda değilim. Bir de niyeyse artık gezilerim gizli kalsın istiyorum. Son bir yıldır inatla gittiğim(iz) (ve daha da çok gideceğim(iz) bir yer oldu Freiburg. İnsanlar "neden Freiburg, nasıl gideriz, nerede kalırız" gibi sorularla geliyor, o yüzden toptan bir cevap olsun istedim bu yazı.

Öncelikle şunu belirtmeliyim herkesin tatil anlayışı, istekleri farklıdır. Beni mutlu eden bir yerin sizi mutlu edeceği garantisi yok. "Neden Freiburg" ile başlayacak olursak, ilk başta özel bir sebebi yoktu. Hatta gezmekten bıkmış bir haldeydim, herhangi bir yere kımıldamayı da düşünmüyordum ki bir gün google plusda bir resim gördüm ve çok etkilendim, sonra "kesinlikle orada olmalıyım, o banka oturup o havayı koklamalıyım" dedim, (sağda görüldüğü üzere oturup kokladım da) ardından nerede olduğunu öğrendim, biletlerimizi aldık ve Freiburg'un yolunu tuttuk. Freiburg Alman topraklarında olduğu için en yakın havaalanı da 
Stutgart'ta olduğu için Stutgart'a uçak bileti almak gibi bir hata yaptık, halbuki Freiburg İsviçre ve Fransa ile dip dibe ve Basel Havaalanı Freiburg'a trenle 1 saat. Yani gidecekseniz bizim ilk seferde yaptığımız gibi Stutgart havaalanını değil Basel havaalanını kullanın. Basel havaalanında indikten sonra tramvay ya da trenle BadBahnhof'a gidin oradan da trenle Freiburg merkeze geçebilirsiniz. Yanlış anımsamıyorsam bir kişi 13 euroydu( en azından 5 ay önce öyleydi). Kalacak yere gelince ben otel yerine ev tercih ediyorum böylelikle kendi yemeğinizi de pişirebiliyorsunuz, çünkü yemek konusu bir müddet sonra kabusa dönüşebiliyor. Böylelikle dışarıda mecbur olduğum için değil, tatmak istediğim için bir şeyler yiyorum. Kalacak yer için bu link size yardımcı olur https://www.airbnb.com.tr/rooms/355921. Uçak biletine gelecek olursak uygun biletlerinden dolayı pegasus havayolları tercihim. Bu zamana dek (Avrupa için )bir kez gidiş geliş tek kişi 300 TLden fazla verdim, o da geçen haziran ayıydı, ani bir gidiş olmuştu o yüzden biraz pahalıya patladı. Onun dışında pegasus kampanyaları takip edildiğinde gidiş- dönüş 200-300 TL arası Avrupa'nın her tarafına bilet bulmak mümkün. 
Freiburg, Strassbourg(Fransa) ve Basel(İsviçre) ile yan yana, bu yüzden Freiburg gezisini 3 farklı bölge gezisine çıkarabilirsiniz. Benim gezi için genel tercihim Kasım 15 sonrasıdır 2 sebepten dolayı. Birincisi Avrupa'da noel kutlamaları başlar, ve şehirler hediye paketine dönüşür, ve dışarısı ne denli soğuk olursa olsun gece yarılarına dek tüm şehir sokakta olur. İkincisi ise kasım ayı Avrupa'da indirim ayıdır. Normal sezonda 500-600 euroya sattığı ürünü dahi 20-30 euroya kadar düşürür. Bu Avrupa için bir gelenektir. Sakarya'da yaşayan bir bayan içinse bu bir nimet. Sattıkları ürünler hem kaliteli, hem çok şık, hem de çok ucuz daha ne olsun ?  Freiburg'un yanı sıra Rudesheim, Heidelberg, Neuschwanstein gibi (daha ismini yazamayacağım)Almanya'nın farklı bölgelerini de ziyaret ettik, teyzemin ısrarı üzere gidip biraz fazlaca kaldığımız Heidelberg de diğerleri gibi kesinlikle görülesi yerlerden. Avrupa'nın ortasından nehir geçen klasik ortaçağ kasabalarından biri çok şeker. Ben mutfak olarak 3 ülke arasında kıyas yaparsak her zaman Fransız mutfağını tercih ederim, noel kutlamaları bazında bakacak olursak Heidelberg zaten Almanya'nın üst sıralarda yer alan kutlama merkezlerinden biri, Freiburg'daki yerler ufak, dar, fakat şirin ancak Strassbourg kesinlikle en üst noktada, çünkü onlar tüm şehri hediye paketine çeviriyor. Basel ise diğerlerinin yanında sönük kalıyor. Unutmadan Colmar da kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri.

"Israrla neden Freiburg" kısmına gelince, ufacık bir yer, tüm bölgeyi yürüyerek gezebiliyorsunuz, gördüğüm en şirin kasaba, masal köyleri gibi, insanları ise sıcacık. Türklerin çok sevildiği nadir bölgelerden biri, çünkü şehir çok ufak orada yaşayan Türkler de vasıflı insanlar. Mühendis, doktor vb üstelik Almancayı ana dilleri gibi konuşuyorlar, kurallara uyan insanlar ve Almanlar tarafından oldukça saygı görüyorlar. Bir müddet sonra yüzler aşina gelmeye başlıyor, şehir tren istasyonu ile iki kısma bölünmüş. Biz istasyonun sol tarafında kalıyoruz bunun anlamı şehrin merkezine yürüme 10 dakika uzaktayız :) çünkü merkez sağ tarafta. Şehrin sağ tarafı ayrı bir dünya ve benim bu zamana dek gördüğüm en güzel yer. Şehrin tamamı ağaçlar, ormanlar ve dağlar ile çevrili, hani şu meşhur BlackForest denilen bölge ile kaplı, o yüzden her yer mis gibi kokuyor. Sonbaharda orada olmanın en güzel yanı, sabah uyandığımda arabasına binecek insanların arabalarının üzerindeki buzu kazıdığını görmek, bana tuhaf bir haz veriyor. Çünkü sabahın köründe bir yere gitmek zorunda değilim, güneşle birlikte hava öğlene doğru epey ısınıyor. Etrafta gezilecek yerler çok, zaten her yer koca bir görsel şölen. Mutfağıma gidip kahve makinasına basıyorum, dışarının soğuğuna inat sıcacık olan odamda bir yandan kahvaltı hazırlarken gayet relax biçimde bir yandan da ne yapsam diye düşünüyorum. Freiburg'da yaşayan arkadaşlarımız (ilk gittiğimiz an yabancı olduğumuzu anlayınca sağ olsun kalacağımız yeri bulmak için Alman'ı Türk'ü koşa koşa yardıma gelmişti) ile buluşuyor ya da kendimizi şehre bırakıyor(uz). Geceleri güzel caz ya da klasik konserler veren yerleri de var. Ya da Freiburg'daki arkadaşların peşine takılıp güzel bir gece geçirmek için Basel'e doğru yol alıyoruz. Şehrin müthiş fırınları var Strassbourg'un nasıl sandiviççileri meşhursa Freiburg'un fırınları meşhur olsa gerek. İnsan fırına girip yarım saatini fırında geçirir mi ben geçiriyorum, müthiş bir çeşit yığını, neyi alacağımı şaşırıyorum, ellerimdeki poşeti ekmeklerle doldurup, marketten de ufak bir alışveriş yapıp doğru evin yolunu tutuyorum. Freiburg ayrıca bir üniversite şehri, "Freiburg Üniversitesi"nin kapısında dönüp dolanıp bir "ahh" geçirip hüzünlü gözlerle evin yolunu tutuyorum. Neyse ki bilgisayarım yanımda oluyor da, yaptığım çalışmalara bilgisayardan devam edebiliyorum. Şimdi ne dediğinizi duyar gibiyim, insan tatilde çalışır mı? Orayı artık turistik bir yer olmaktan çıkarıp eviniz olarak benimsediyseniz çalışır. Üstelik herkesin nerede olduğunuzu bilmesini istemiyorsanız bilgisayarınızın ayarını Türkiye ayarlarında bırakırsınız, akşamları facebooktan yazıştığınız arkadaşınız bile sizi evinizde ders çalışıyor sanır.  Kısacası Freiburg cidden kendimi iyi hissetmemi sağlayan bir yer oldu. Bunu en çok geçen yaz başında anladım. Kasımın o sert soğuğu gitmiş yerini tatlı bir bahar havasına bırakmıştı, etraf cıvıl cıvıl ama kışa göre daha sakindi. Hatta o tarih için diyebilirim ki İsviçre ziyaretlerinizi de yaza bırakın, Freiburg sonbahar ve kışın da çok güzel ama İsviçre için aynısını söylemek mümkün değil. İsviçre yazın bile ancak bahar havasında. Freiburg benim için turistik bir bölge olmaktan çıktı, artık daha çok kafa dinleme, huzur içinde çalışmalarını sürdürebileceğim bir yer haline geldi, ama bana hitap ettiği şekli ile size hitap eder mi bilemem. 

Fakat diyebilirim ki yeşili ve tarihi seviyorsanız, Alman bölgeleri benim bu zamana dek gördüğüm en güzel yerler.

                

1 yorum:

  1. gıcık ruh halini yazıya da yansıtmışsın...:(

    YanıtlaSil